İzmir’de bir Benim Adım İzmir A.Ş markasıdır.
#İzmirde

İzmir’e Deniz Seviyesi Riski!

07.11.2025
#izmirde
ANAHTAR KELİMELER:

Nash’in araştırmasına göre İzmir, önümüzdeki 100 yıl içinde deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle su baskını riski olan şehirler arasında yer alıyor; kıyı koruma önlemleri ve uzun vadeli planlama acilen gündeme alınmalı.

İngiliz araştırmacı Matthew H. Nash’in çalışması, iklim değişikliği etkileri çerçevesinde bazı kıyı şehirlerinin gelecekte deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle ciddi risk altında olabileceğini ortaya koyuyor. Bu araştırmada, dünya genelinde 37 şehir ilerleyen yüzyılda haritadan silinme tehlikesiyle karşı karşıya gösterildi. Türkiye’den iki büyükşehir bu listenin içinde yer alıyor: İzmir ve İstanbul.

Çalışmada, yükselen deniz seviyesinin su taşkınlarıyla birleştiğinde şehirlerin kıyı şeridi yapılarını tehdit edebileceği vurgulanıyor. Nash’e göre, İzmir Körfezi kıyılarındaki bazı bölgeler, özellikle düşük rakımlı alanlar, uzun vadede su baskını riskine maruz kalabilir. Rapor metodolojisinde, sahil koruma önlemleri, kıyı yapılaşması ve sera gazı emisyon senaryoları gibi değişkenler temel alınıyor.

Raporda kullanılan senaryolar bir kısmı muhafazakar tahminler içeriyor; örneğin 1,5 metre deniz seviyesi yükselmesi gibi bir varsayım, bazı bölgelerde kıyı hattı suyla temas eden alanların artmasına yol açabilir. İzmir için risk hem doğrudan kıyıya yakın mahalleleri hem kıyıya yakın altyapı tesislerini de kapsıyor. Bu durumda kent planlaması açısından “erişim sınırı” ya da “su baskını koruma hattı” gibi tedbirlerin gözden geçirilmesi gerekecek.

Uzmanlar, bu risk değerlendirmesinin rapor aşamasında kalmaması gerektiğini; şehir planlama, imar yönetimi ve altyapı projelerinde acilen dikkate alınması gerektiğini söylüyor. Kıyı koruma duvarları, drenaj sisteminin iyileştirilmesi ve şehir planlamasında risk haritalarının güncellenmesi bu anlamda öne çıkan önlemler. Ayrıca yerel yönetimlerin, iklim değişikliğini hesaba katan uzun vadeli stratejiler geliştirmesi öneriliyor.

İzmir özelinde, bu tür raporlar kıyı altyapısının geleceğe dönük güvenliğini sorgulatıyor. Belediye, saha ve mühendislik analizleriyle hangi bölgelerin daha hassas olduğunu belirlemek için jeolojik ve coğrafi veri setlerini değerlendirmek zorunda kalabilir. Planlı bir müdahale yapılmazsa, riskin yalnızca doğal afet değil, sosyal ve ekonomik zarar boyutu da olabilir.

BENZER YAZILAR